MALINI MÜLKÜNÜ ETRAFINA DAĞITAN HAYIRSEVER CÖMERT BİR ZENGİNE DARILMAK GEREKİR Mİ?

17-18 yaşından itibaren devamlı çalışarak zenginleşen bir adam 50-60 yaşını geçse de hala gece gündüz çalışmaktaymış. Çünkü yıllar boyunca çalışıp elde ettiği çok sayıda fabrikası, işletmesi ve holdingleri varmış. Bunları devamlı dolaşarak kontrol etmezse işler aksamaya başlıyormuş.

Bu zenginin önemli özelliği kazandığı tüm kazandıklarını etrafındaki insanlara karşılıksız dağıtmaktan hoşlanmasıymış. Adeta bundan büyük bir haz duyarmış. Hatta bazen kimileri istemiyoruz diyerek kaçsalar da, peşlerinden koşarak hazinelerinden almaları için yalvarmaktan da çekinmiyormuş. Bu amaçla zaman zaman toplantılar düzenleyip halkı zenginliklerinden almaya davet ediyormuş.

Böyle yaptığı için zamanla adam meşhur olmuş. Herkes onu evine çaya, çocuklarının düğünlerine davet ediyormuş. Fakat zengin adam onların davetlerini genelde zamanım yok diye kabul etmiyormuş. Çünkü yine gece gündüz çalışarak kazandığı zenginlikleri etrafına dağıtmak istiyormuş. Eğer ben davet davet gezersem, işletmelerim doğru dürüst çalışmaz ve zarar etmeye başlar. O zaman ben de halka zenginliklerimi dağıtamaz olurum diyormuş.

Çok çalıştığı için erken kalkması ve erken yatması gerekiyormuş. “Düğünlere ve davetlere gidersem, gece geç gelirim sabah erken kalkamam ve böylece çalışmalarım yarım kalır. Zamanında yemeli, zamanında yatıp dinlenmeliyim ki, sürekli çalışma tempomu devam ettirebileyim”, diyormuş.

Bu şekilde o halka daha çok faydalı olabilmek için zamanını verimli kullanmaya, sağlığına özen göstermeye gayret ediyormuş. Onun söylediğine, göre hayatta başarılı olmanın şartı da buymuş.

Buna rağmen insanlar “evime gelmedi, düğünüme katılmadı, doğum günümü kutlamadı, vefat eden akrabamın hatim duasına, yemeğine, mevlidine gelmedi” diyerek darılıyorlarmış. Söyleyiniz bana böyle bir insana darılmak gerekir mi? O sizin davetinize gelerek çalışma zamanından kaybetmesi, insanlara yararının azalması iyi mi olur? Bu sebeple ona insanları beğenmediği veya hakir gördüğünden değil, aksine insanlara daha çok faydalı olabilmeye daha çok zamanını ayırmaya çalıştığı için darılmak yerine takdir etmek gerekmez mi?

İşte bir ilim adamı da bu zengine benzemektedir. Onun araştırmalardan, ders vermekten, derse hazırlanmaktan, kitap yazmaktan, konferans ve sempozyumlardan etrafına bakacak pek vakti olmaz. Hatta bazen eşine, çoluk, çocuğuna ve diğer akrabalarına da zaman ayıramadığı çok olur.

Bu sebeple sizlere zaman ayıramadığı için bilim adamlarının bu kusuruna bakmayın değerli akrabalar, dostlar ve tanıdıklar. Onlar sizlere saygı duyuyor, seviyor ve değer veriyor. Sadece bunca sene göz nuru dökerek toplamış olduğu bilgilerinin unutulmaması, azalmaması, tersine yenilenmesi ve daha da çoğalması maksadıyla çalışmalarına daha çok yoğunlaşmayı kendini görev bilmektedir.

Prof. Dr. Abdulvahap Kara