BUGÜN CENAZEDE YAŞANAN İLGİNÇ BİR DİYALOG

Bugün Güneşli Kazakkent Altay Camisi’nde Paris’te vefat eden Şefik Oduncu eniştemin (resimde sağ yanımda oturan) cenazesine katıldım. Büyük bir kalabalık vardı. Çok sevdiğimiz ve saydığımız ve büyük Kazak kahramanı Osman Batur’un yakın akrabalarından olan Şefik enişte gerçekten beyefendi bir insandı. Allah’tan kendisine gani gani rahmet diliyorum.

Cenazeden çıkışta bir tanıdığım ile aramızda çok ilginç bir diyalog geçti. Sizlere aktarmadan edemeyeceğim. Cenazeden sonra karşılaştığım 60 yaşlarındaki tanıdık hal hatırdan sonra şöyle dedi:

– Ne kadar güzel birlik beraberliğimiz var. Cenazelerde, toylarda, düğünlerde hep kalabalık bir şekilde bir araya geliyoruz. Birbirimize tutkunuz. Biz Türkiye Kazaklarının bu birlik beraberliği çok güzel, hiçbir şeye değişmem, – dedi.
Bunun üzerine ben de şu soruyu sordum:
– Bu birlik ve beraberliğin devam etmesini istiyor musun?
– Bu ne biçim soru hocam, elbette isterim.
– Peki o zaman bu birlik beraberliğin devam etmesi için bir şeyler yapıyor musun? Çaba sarf ediyor musun?
– Nasıl yani?
– Demem odur ki, biz belli yaşın üzerindekiler geçmişteki aksakallardan gördüklerimizi uyguluyoruz ve birlik beraberliğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz. İki elimiz kanda da olsa, tanıdıklarımızın cenazesine geliyoruz. Düğünlere katılıyoruz. Peki bizden sonraki nesillerin bunları alışkanlık edinmesi ve devam ettirmesi için bir şeyler yapıyor musun diye sormak istemiştim?
– Bunun için bir şeyler yapmak mı gerekiyor?
– Elbette bizden önceki nesillerden aldığımızı bizden sonraki nesillere aktarmak gerekir.
– Doğru söylüyorsun, ama bu konuda ben ne yapabilirim? Okumuş aydın bir insan değilim, yoksullara yardım edecek, gariban gençleri evlendirecek zengin de değilim. Benim elimden ne gelir ki?
– Öyle deme çok şey gelebilir. En azından bu konuda çalışan ve didinen kişilere ve kurumlara destek olabilirsin. Unutma, bir Kazak atasözü “çok tükürürse göl olur”, der.
– Birlik ve beraberlik için çalışan kurum ve kişiler var mı?
– Elbette var. Bizim vakıf ve derneklerimiz bunun için kurulmadı mı?
– Evet ama onlar yan gelip yatmıyor mu? Çalışıyor mu?
– Eh, dört dörtlük mükemmel olmasa da, karınca kararınca ellerinden geldiği kadar bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
– Yok ya, ben öyle bir şey görmüyorum.
– Var, var. Az da olsa bir şeyler yapılıyor.
– Bir örnek ver hocam biz de bilelim.

– Mesela KATEAD Derneği 3 ayda bir KAZAKELİ diye dergi çıkarıyor. Kazakça ve Türkçe iki dilde tarih ve kültür üzerine çok güzel yazılar yayınlıyorlar.
– He tamam, öyle bir dergi vardı. Gördüm.
– Peki sen bu dergiden hiç satın aldın mı?
– Yok hocam, hatta ilgilenmedim bile.
– O zaman bu dergi nasıl ayakta kalacak? Kimse satın almazsa, derginin masrafları nasıl karşılanacak? Belki sen 5-10 liraya bir dergi alacaksın. Bundan ne olur deme. Çünkü her sayıdan Türkiye’deki 20 bin Kazak’tan 100-200 kişi alsa bile yayın masrafları çıkar.

– Hiç böyle düşünmemiştim hocam, hatta derginin bir masrafı olacağı bile aklıma gelmemişti. Doğru söylüyorsun o dergiden, en azından okumasam da, destek olmak için almalıyım. Hatta eve götürüp çocuklarıma da okutmalıyım. Bir paket sigara parası kadarmış.
– Allah razı olsun. Peki geçen hafta KATEAD, KTV ve HAY gibi kurumlarımız birleşerek Kazak tarihinin altın efsanesi Osman Batur’un 120. doğum yılını anma toplantısı gerçekleştirdi. Bunun için Kazakistan’dan birçok yazar ve bilim adamı çağrıldı.
– Evet öyle bir şey duymuştum.
– Bu toplantıya gittin mi? Hem de Zeytinburnu’nda olmuştu, uzak bir yerde de değil.
– Yalan söylemeye gerek yok, gitmedim.
– Peki çocuklarını gitmesi için teşvik ettin mi?
– Yok hocam, gidip de ne olacak? Osman Batur dirilecek mi?
– Elbette Osman Batur dirilmez, ama onun ruhu yaşıyor. Biz o ruhtan nasiplenirsek toplum oluruz, bir oluruz, diri oluruz, iri oluruz. Tarihini bilmeyen, kültüründen habersiz yetişen nesiller bir araya gelir mi? Gelmez, çünkü ortak noktaları olmaz. Dağılırlar ve kaybolup giderler.
– Bak burasını hiç düşünmemiştim.
– Demin birlik beraberlikten, güzel olduğundan bahsediyordun. Dergi satın alma, derneklere destek olma, senin mevcudiyetinin sebebi tarihi atalarının anma günlerine katılma, çocuklarını bu toplantılara gönderme! Ondan sonra toplumda birlik beraberlik ne güzel, devam etsin de! Çalışmadan, yorulmadan, kendi kendine otomatikman birlik beraberlik olur mu? Sence, kişilerin vurduymaz, nemalazımcı olduğu bir toplumda bu birlik ve beraberlik uzun süre devam eder mi?
– Bilmem ki?! Bu soru beni aşar. Ya hocam, sen de öyle şeyler söylüyorsun ki, beni mahcup ettin. Ama söylediklerinde haklısın. İnşallah bundan sonra bu toplantıları kaçırmayacağım. Çocuklarımı zorla da olsa götüreceğim. Her çıkan sayıda bir dergi satın alacağım. Dernek ve vakıflarımızın önemini şimdi anladım. Her vesile ile yardımcı olacağım. Yardımcı olmasam bile köstek olmayacağım. Beni uyandırdığın için de sana çok teşekkür ediyorum hocam. Allah senden razı olsun.
– Senden de..

Prof. Dr. Abdulvahap Kara