DÜNYADA NÜKLEER GÜVENLİK VE BARIŞIN ÖNCÜSÜ KAZAKİSTAN

Böylece Kazakistan dünyada elindeki atom silahlarından kendi isteğiyle imha eden ilk ülke olarak tarihe geçti. Belki Kazakistan atom silahlarını kendi üretmediği ve Sovyetler Birliği’nden miras olarak aldığı için bu durum mühimsenmeyebilir.
Ancak, Sovyetler Birliği’nin atom mirasçısı olarak Kazakistan yalnız değildi. Aynı şekilde Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra nükleer silahı olan ülke olarak ortaya çıkmıştı. Demek ki, SSCB’nin dört nükleer mirasçısı vardı. Kazakistan 1995 yılında topraklarındaki tüm atom silahlarını Rusya’ya teslim ettikten sonra, 1996 yılında Ukrayna ve Beyaz Rusya’da aynı yolu izledi. Küresel güç olma iddiasındaki Rusya ise atom silahlarını elinde bulundurmaya devam etmektedir.
Bunlar arasında niçin diğerleri değil de Kazakistan ilk olarak nükleer silahlardan vazgeçti? Bunun sebebi ne olabilir? şeklinde bir soru akla gelebilir.
Bize göre bu sorunun cevabı diğer devletlere göre Kazak halkının nükleer silahların yıkıcı zararlı etkisini çok iyi bilmesi olabilir. Çünkü, ABD Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombalarını attıktan sonra, SSCB’nin o dönemdeki lideri Stalin bu silahların ne derece önemli olduğunu kavramış ve bu silahların ne pahasına olursa olsun yapılması için ilgililere emir vermişti. 1949 yılında silah başarıyla üretildiği zaman, onun deneme alanı olarak Kazak topraklarındaki Semey (Semipalatinsk) bölgesi seçilmişti.
Semey’de Nazarbayev’in 29 Ağustos 1991 tarihinde atom denemelerini yasaklayan kararına değin 456 deneme yapıldı. Uzmanlar bu denemelerin toplam gücünün 1945’te Hiroşima’ya atılan bombanın gücünden 2500 defa daha fazla yıkıcı etkiye sahip olduğunu belirtmektedirler.
Bu sebeple Nazarbayev’in Moskova’nın ülkesindeki etkisinin azaldığı yıllarda ilk yaptığı işlerden biri Semey’deki atom poligonunu kapatmak olmuştu. Böylece Kazakistan atom bombası denemelerini yasaklayan ilk olarak tarihe geçti. Daha sonra ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde insanlık ve tabiat için büyük zararları olan bu denemeleri durdurdular.
Nazarbayev atom bombası denemelerini yasaklanmasıyla ilgili olarak 18 Haziran 2009 tarihinde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bundan tam 20 sene önce bugün dünyanın en büyük atom bombası deneme alanı olan Semey Poligonunda son defa atom bombası denemesi yapıldı. Çıkardığım kararname ile Semey deneme alanının kapatıldığını biliyorsunuz. Fakat bu kolay olmadı. Bunu halkımızın kararlılığı, azmi, birlik – beraberliği ve yıllar süren etkili çalışmaları sonucunda gerçekleştirdik. Poligonun kapatılmasını bağımsızlığın sayesinde sağladı.”
Gerçekten de Nazarbayev Semey poligonunun kapatılması kararında yalnız değildir. Arkası büyük bir halk desteği mevcuttu. Zaten poligonun kapatılması isteği 1989’da ünlü yazar Oljas Süleymanov’un liderleğinde kurulan Nevada-Semey Anti-Nükleer Hareketi tarafından başlatılmıştı.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev Kazak kültürünün önemli merkezlerinden olan Semey şehrinin sadece poligonla tanınmasından dolayı üzüntüsünü de şu sözlerle dile getirmektedir: “Dünya kamuoyu Semey bölgesini atom bombası deneme yeri olarak biliyor. Oysa Semey Abay ve Sahkerim gibi ulu şair ve yazarlarımızın yetiştiği bir bölgedir! Semey Kazakların bilim, sanat ve edebiyatının merkezidir! Geçen asrin başında Semey Alas Orda Muhtar Hükümeti’nin de ilk başkenti olmuştur.”
Denemelerin durdurulması ile ilgili aldığı kararla 1989 senesinde yapılması planlanan 18 denemeden 11’i de iptal edilmiş oldu. Böylece Kazakistan tarihindeki en son patlama 19 Ekim 1989 yapılmış oldu. Bundan başka patlama olmadı. Ancak aradan geçen onlarca yıla rağmen bu denemelerin zararlı etkileri hala devam etmektedir.
Kazakistan atom denemeleri durduran ilk ülke olarak ve bu konuda tüm dünyaya çağrı yapan lider ülke olarak tarihe geçti. Onun tarihi misyonunu tüm dünyada kabul etmektedir.
Nitekim, 2010 senesi baharında Kazakistan’a ziyarette bulunan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon Semey poligonuna da gitmiş ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in nükleer güvenlik ve barış hususunda yaptığı çalışmaları takdirle karşıladığını belirtmiştir. Genel Sekreter tüm dünya devletlerini Kazakistan’dan örnek almaya davet ederek, Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in dünya nükleer silahlara karşı eylemlere öncülük etmesini teklif etmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 29 Ağustos gününü “Nükleer Denemelere karşı Uluslararası Gün” ilan edilmesi için Kazakistan tarafından sunulan kararı, 64. oturum sırasında, 2 Aralık 2009 tarihinde oybirliği ile kabul etmiştir.
Ayrıca, Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, 29 Ağustos 2010’da, Astana’daki Uluslararası Parlamentolar Konferansı’nda konuşma yaparak, nükleer silah denemelerinin tamamen durdurulması ve sonrasında nükleer silahların yok edilmesi için dünya toplumlarının desteğini almak üzere ATOM Projesini ilan etmişti.
ATOM Projesi dünya halklarını, nükleer silah denemeleri kurbanlarını için her yıl Nükleer Denemelere Karşı Uluslararası Gün olan 29 Ağustosta saat 11.05’te bir dakikalık sessizlik ilan edilmesini içeriyor.
ATOM Projesinin Fahri Elçisi Karipbek Kuyukov “Dünyadaki tüm insanları, yerel saat itibariyle sabah saat 11.05’de, bir dakikalık sessizliğe çağırıyoruz. Bu vakti seçmemizin sebebi, tam o anda saat göstergelerinin V harfini oluşturarak, zafer işaretini göstermesidir. Bunun, akıl ile fikrin korku önündeki zaferinin ve bütün dünyanın nükleer silahsızlanma alanına yaptığı katkının sonuçlarının işareti olacağına inanıyoruz” demektedir.
Nükleer silahsız güvenli bir dünya için bir internet sitesi de açıldı. Sitede bu konuda bir kampanyaya destek istenmektedir. Bugüne kadar bu kampanyaya 100’den fazla ülkeden 100 bine yakın imza toplanmıştır. Bildiriyi imzalamak için www.theatomproject.org/100k adresine girilebilir.
2010 yılında Washington’da gerçekleşen Dünya Nükleer Zirve Toplantısında Kazakistan’ın nükleer silahsız bir dünya için eşsiz çalışmalarına vurgu yapılarak takdirle karşılanmıştır. Bu toplantıda Nükleer Ülke Devlet Başkanları Kazakistan Cumhurbaşkanının girişimleri ve tekliflerine destek olacaklarını ifade ettiler.
Ayrıca Kazakistan olmadan bundan böyle tüm nükleer güvenlik toplantılarının da eksik kalacağı anlaşıldı. Böylece bir zamanlara atom silahlarının korkunç denemelerinin yapıldığı ülkelerden biri olan Kazakistan günümüzde atom silahlarından arınma ve onların yayılmasını önleme merkezine dönüşmüş bulunmaktadır.
Bu gerçekten bir devlet için inanılmaz bir başarıdır. Bunda Kazakistan lideri Nazarbayev’in ileriyi gören ve kararlı çalışmalarının yanı sıra, nükleer denemelerden büyük acılar çeken Kazakistan halkının büyük destekleri de bulunmaktadır.
Dünya güvenliği konusunda ilk defa böyle kararlı adımlar atılmasında elbette Kazakistan lideri Nazarbayev’in payı büyüktür. Beyaz Saray’ın danışmanlarından Michael McFaul Obama’nın Nazarbayev’in çalışmalarını takdirle karşıladığını belirttikten sonra, Nazarbayev olmadan nükleer güvenlik zirvesinin gerçekleşmeyeceğini söyledi.
Ban Ki-Moon da, “Nazarbayev’in atom denemelerin son vermesi ve 1991’de Semey Poligonunu kapatması büyük bir cesaret işiydi” demektedir. Genel Sekreter bu adımı büyük bir ileri görüşlülük, hakiki bağımsızlığın ilanı olduğunu da ifade etti.
Nazarbayev’in fikrine göre de, Semey Poligonunun kapatılması ve nükleer silahlardan vaz geçmesi bağımsız Kazakistan’ın insanlığa yaptığı ilk büyük katkıdır.
Ayrıca Nazarbayev “biz ülkemizdeki büyüklüğü açısından dünyanın dördüncü atom gücü olanlar silahlardan kendi isteğimizle vaz geçtik. Dünya önündeki evrensel sorumluluğumuzun bilincinde olarak, zamanın da açık bir şekilde gösterdiği gibi, biz o zaman doğru bir karar vermiştik”, demektedir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, Kazakistan atom silahlarının Kazakistan’ın dışında tüm dünyada yasaklanması için mücadele vermektedir. Bunun ilk adımı Kazakistan’da ilk atom bombasının patlatıldığı tarih olan 29 Ağustos’un BM tarafından dünyada atom silahlarından vazgeçme günü olarak kabul edilmiş olmasıdır.
Kazakistan dünyada gerçek bir nükleer güvenliğin ve barışın oluşması için oynamakta olduğu öncü rolünü önümüzdeki yıllarda da sürdürecektir.
Prof. Dr. Abdulvahap Kara